bYağmur damlacıklarının oluşturduğu su birikintileri kaplamıştı Okulun eşsiz sokaklarını. Neredeyse geçilecek yer bırakmayan insan kitlesinde gözle görülür bir azalma seziliyordu o gün. Kara bulutlardan hiç aralıksız düşen damlalar neden oluyordu bu azalmaya aslında. Fakat işin en kötü tarafı sokakları dolduran inanların yapmurdan kaçma çabasıyla biryerlere sığınması, hem alış-veriş işini zorlaştırıyor, hem de sakin geçecek bir günü hareketli kılıyordu.
Yağmurun ani saldırısına yakalnan Oğuzhan ıslanmıştı. Sadece sayılı kişinin bulunduğu, yağmurun oluşturduğu bu birikintilerinin neredeyse sokağın yarısını kapladığı ve rüzgarın şiddetle estiği yşnde olan sokağa sapmıştı ve nereye sığınabileceğini tam olarak bilemiyordu. Yeğeninin tüm ısrarlarına karşın şemsiye almamakta diretmiş, keseli sıçanlar kadar ıslanmıştı şimdi. İçinden tekrarladığı tek şey yeğenini bir dahakine dinleyeceği konusundaki öngörüleriydi.[/b]
" Lanet olsun ! "
Tek bir ağaç bile yoktu oysa bu sokakta. Nasıl olmuştu da sarı yapraklar bir araya gelip rüzgar eşliğinde Oğuz’han’ın üzerine doğru uçmuştu ? Saçına yapışan çamurlu bir yaprağı çekip alırken kulak ütüleyici bir ses geldiğini farkederek başını hafifce havaya kaldırdı.Gülçin karşısındaydı..
Dışarııs ıiçeriye nazaran daha sıcaktı ve Oğzuhan yarısı ayakta kalmış insan topluluğunu aşmakta epey güçlük çekiyordu.. Birdaha Okula gelmek isterse mutlaka yanında bir şemsiye getirecekti. Çünkü hep yağmura teslim olmaktan bıkmıştı.
Henüz yeni ayaklanan bir grup arkadaşın kalktığı masaya doğru hızla ilerlemeye başladı.. Alkol kokusu ve kalabalık stresi sayılmazsa iyi bir öğlen geçirmek için çok uygun bir ortamdı burası. Hem de Gülçinle birbirine açıldıkları ilk yerdi. O gün aklına ne zaman gelse gülümser ve o anı tekrar yaşamak için neler verebilecğeini düşünürdü.